12 Ocak 2011 Çarşamba

Hepimiz zevgi pıtırcıklarıyız


Bak güzel kardesim, ben dogdugumdan beri köpek severim kedi tekmelerim. Sevdigim tek canlı türü varsa o da köpektir. Simdi “eee... Banane?!” diyosun hissediyorum ,lakin hikayenin anlasılması icin bu ukteyi vermek zorundayım.
Yaklasık bir yıldır calısıyorum. Yaz aylarının son dönemleri. Yeni ofisimize yeni yeni alısıyoruz. Ziyaretcilerimiz eksik olmuyor. En cok ziyaret edenlerse kediler. Bildigin sokak kedileri. Bahce katı olmasından mütevellit camdan iceri giriyorlar, ardından deri koltuga uzanıp keyifli bir uyku cekmeye baslıyorlar. Bu huzurları bizim onları uykularından etmemizle son bulmakta tabi. Günlerden bir gün yine bildigin sokak kedisi, tekir kedi. Camdan iceri bakıyor, camın esigine geliyor fakat iceri girmeye cesaret edemiyor. Bir gün iki gün derken
patronum bu kediye “Gel iceri. Gel lan gel korkma.” diyerek, birkac el hareketi ile iceri girmeye ikna ediyor. Yaratık zaten dünden razıymıs, hemen iceri giriyor. Akabinde markete gidiyorum ve zat-ı muhtereme süt alıyorum. Bir güzel iciyor, karnını doyuruyor. Sonra kafasını pacalarımıza sürtmek sureti ile yavsıyor. Fakat kendini sevdirmiyor arkadas. Tabiki bu sırada icimden gecen tekmeleme hisleri ve o sirin mahlukata dayanamayıp bütün tırmıklara ramen sevmeye calısıyorum. Kendisi de ilk baslarda yadırgıyor zaten. Sonra sonra alıstı. Gel zaman git zaman adını “Data” koydugumuz bu yavrucak geceleri ofiste yatmaya baslıyor.
Mamalar, oynamalar, sevmeler, sevdirmeler derken birkac ay geciyor aradan. Lakin bugün (bak olay burda baslıyo) sebepsiz yere kucagıma aldım, sevmeye basladım. Önce gırrrrrrr sesleri gelmeye basladı. Dedim tamam keyfi yerinde pasamızın. Sonra kucagıma uzandı, gözler yavas yavas kaymaya basladı ve ardından kapandı. Herif üstümde uyuyor arkadas. Beynimin icinde “Bastır ulan kafasına pekmez gibi aksın beyni, vur karnına ölsün pezevenk” sesleri yankılanmakta. Sonra birde o uyuyan surata bakıyorum, pezevenk ne kadar sirin öyle. Sırf uyanacak, huzuru bozulacak diye kıpırdamadan bekledim ve seyrettim.  Derken güzelim dakikalar aniden calan telefon sesi ile son buldu. Hayvan ilk defa santral görüyor hayatında, irkildi. Ulan icim öyle parcalandı ki anlatamam. Evlat acısı gibi koydu lan. Telefonu kapadıktan bir süre sonra özür dilermiscesine hayvanın mama kabını doldurabildigim kadar doldurdum. Mama kabı dediysem cay tabagı esasında, ‘yersen’ cam sanayi ürünü. Evveliyatında isime gücüme bakarken ısık hızında süpersonik düsündüm. İcimdekini insan, hayvan kısacası canlı sevgisini farkettim lan. King kong filminde bile bu kadar üzülmemistim. Bana ne oluyordu? Neredeydim ben? Seklindeki birkac sacma soruyuda atlattıktan sonra isime gücüme döndüm.
Bu da böyle bi anımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder