23 Temmuz 2012 Pazartesi

böyle aşkın ızdırabını sikeyim! (kişiselli olanından)

Lise son sınıfa gittiğim sene. O zamanlar tek sınav var, adı ÖSS. Beni yazın ortasında bir dershaneye yazdırıyorlar, orada kayıt yapan kadın anlatıyor böyle böyle. Dershane okuldan bilmem ne kadar önce başlayacak diye. "Ulan yapılır mı bu insafsızlık? Tatil piç olacak." falan düşüncelerindeyim. Başıma gelen en kötü şeymiş gibi. (Bana yapılacak en kötü şeylerden biri o ayrı mesele) Gel zaman git zaman dershanenin ilk ders günü gelip çatıyor. Sabahın körü amına koyim, afyonum patlamamış daha. 1-2 kişi hariç kimse kimseyi tanımıyor, herkes birbirini süzüyor "Kim lan bu dallama?" der gibisinden. Sonra sınıfa bir hatun giriyor, aman tanrım o da nesi? Ben hayatımda böyle bir şey görmedim arkadaş! Beyaz tenli hatunlara oldum olası
hastayımdır ama bu bembeyaz lan! Süt beyazı tabirini x için bulmuşlar. (Adına x diyorum, es kaza görürse ifşa olmasın diye) Bir de yetmezmiş gibi dümdüz saçlar, en ufak bir dalgalanma vs. yok, direk düz abi. Vücut süper orantlı, bir çift yapmış olamaz bunu. Sanki bir ekip çalışması neticesinde ortaya çıkmış mükemmellik... Kilitlendim, mal gibi kaldım. Hareket falan edemiyorum. Yavaş yavaş ilerliyor, gözüne bir yer kestirip oturuyor. Bende en arka sırada oturuyorum (sanki dershaneyi satın aldık amına koyim) ve tabi bütün bu anları slow motion olarak yaşıyorum. Abartısız bütün gün pür dikkat onu izledim. Bir hafta geçti, iki hafta geçti, üç hafta geçti falan hala pür dikkat izliyorum. Tabi en arkada olduğum için fark etmiyor, belkide etti bilemedim şimdi. Dershaneden çıkıyoruz bazen biraz daha fazla görebilmek için yolumu değiştiriyorum. Ama sürekli aklımda arkadaş, çıkmıyor. Ne saçma bir şey anlamadım gitti. Oturması, kalkması, konuşması, susması, kalem tutması, kalemi bırakması, okuması ne varsa her şeyi büyülüyor gitgide... Öyle bir şeydi ki, dokunmaya kıyamıyordum, korkuyordum. Hani her anne sağdan soldan bir parça bitki çalıp onu bir bardak suya gömer, yaşasın büyüsün diye bakar ona, sonra o kök salar ama dokunmaya kıyamaz. Büyük bir özenle saksıya yerleştirilir incinmesin diye. Çok hassastır çünkü. Hah işte aynı o. 

Her haftasonunu iple çekiyorum dershaneye gideyimde onu göreyim diye. Hatta belki gidiyordur diye etüdlere gittim. Ki ben okula doğru düzgün gitmeyen bir insan evladıyım, pek uğramıyordum. Kafayı yeme noktasındayım artık, bir gün ne zaman hatırlamıyorum ama havalar ısınmış, bütün insanlığın sevgi pıtırcığı olduğu günlerden gidiyorum hatunun karşısına. Diyorum böyle böyle... Aslında tam diyemiyorumda, kısa kesiyor x. Zaten durum pek iç açıcı cinstende değildi yani ama ben yinede teknolojinin nimetlerinden faydalanıp ulaşıyorum kendisine. Son ulaşma amacım artık sadece içimi dökmek olduğu için ne var ne yok klavyeye döküyorum. Benden aslında pek öyle duygusallı şeyler çıkmaz, çıkamaz, yapıma aykırı ama nasıl olmuşsa çıkmış işte. Hatta bir kaç dişi arkadaşa daha ulaşmış, pek bir ağlamaklı olmuşlar. (Onların yalancısıyım tabi) Neyse sonra bir cevap geliyor, güp güp... güp güp... güp güp... Filmlerde ki gerilim sahneleri gibi lan. Abi özetle hatun o kadar güzel siktir çekiyor ki kendimden utandım yeminlen. Hani şu Ahmet Kaya'nın bir sözü dolaşıyor ya feysbukta "Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: 'Biraz seninle konuşak beş dakika, kaçıyorsun hep...' Bana dedi ki: 'Rica ederim.' Öyle bir ağrıma gitti ki: 'Ben de sana rica ederim,' dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim." diye pek bi alakasız olacak ama o esnada kavradım manasını. Normalde aleyhime bir şey olursa ya kabul ettirene kadar ısrar ederim ya da intikam alırım ama nedense yapmadım. Daha doğrusu yapamadım amına koyim, içimden gelmedi. O kadar güzel siktir dedi ki eğer piçliğe vurursam kendime saygımı kaybederdim. Zaten o zaman fark ettim kendime saygım olduğunu da. Sonrasında tabi klasik 2-3 haftalık depresyon şeysi falan.

Neyse abi aradan çok uzun süre geçti. Bir gün Eminönü'nden otobüse bindim, hedef Bakırköy. İncirli Caddesi taraflarında inmem lazım ama otobüste uyuyakalmışım. Zaten aşırı sıcak havada camın önüne yerleştim suratıma suratıma esiyor, bu ferahlık kaçmaz düşüncesi hakimdi. Bir uyandım ineceğim yeri geçmiş, dedim "meydanda inerim yürürüm biraz", hem açılırım" İndim otobüsten 3-5 metre yürüdüm, yaktım bir sigara, yok böyle bir huzur arkadaş. Sanki bütün Bakırköy benim. İlerliyorum keyifli keyifli. Sigarayı dudaklarımla tutuyorum. Bir tip gördüm, gözüm bir yerden ısırıyor ama... "neyse" deyip devam edecektim, birisi adımla hitap etti. Ulan seste yabancı değil? Tekrar kafamı o yöne çevirdim, dershaneden aynı sınıftan bir arkadaş. Şaşırdım, kafamı biraz daha çevirdim bir de ne göreyim. X tam karşımda lan. Nerden çıktı şimdi bu? Ne gereği vardı? Yaklaşık 40 derece sıcaklıkta dondum, evet tam anlamıyla dondum. Tamam artık sikimde değildi ama bu şaşırtıcı bir hamle. Hala ona saygım kalmış olmalı ki ağzımda sigarayla yarım yamalak konuşmaya çalışıyorum, yine kendimden utandım. Ama bu sefer saygımdan utandım. Klasik "naber, nasılsın?" ayaküstü muhabbeti başlayınca kafamı toparladım. Cevap verdim, x'e döndüm "naber, nasılsın?" falan ama sigara hala ağzımda, lan mal ağzından alsana sigarayı! Tekrar utandım kendimden. Sonra ışık hızında, tekrar ve daha düzgün toparladım kafamı, sigarayı elime almayı akıl ettim. Hoş beş bitti yoluma devam ederken mal mal güldüm kendime amına koyim.

Fakat şunu fark ettim, hala kendisine saygım büyük. Neden? Bilmiyorum... Tuhaf şeyler bunlar. Ha yine karşıma çıksa sikimde olmaz ama şunu söyleyim size, asla kızın hakkında reddetti orospu, kaşardı zaten vs. gibi ergen düsüncelere kapılmadım. Çünkü reddetse de saygım vardı. Benni sevmese bile düşüncelerime, duygularıma saygı duyuyordu.Bbir insan en kibar anca böyle siktir edilebilirdi yani. Saygıyı kaybetmeyin lan, önemli bir şey.

Özet: adettendir yinede diyelim: Böyle aşkın ızdırabını sikeyim!

Not: Bende de vıcıklı aşk potansiyeli varmış, onu fark ettim şu an. Allaam evlerden ırak, ıııyyy...
Not 2: Bunu hatırlamama neden olduğun için seninde amına koyim Aykut! Hiç gereği yoktu böyle bir şeyin.

Hadi iyi geceler lan, yatın zıbarın. mıheheh

1 yorum: